Sanat eserleri kadar zamansız ve ölümsüz olmayı başaran kült tasarımların öyküsü…
Yaratıcılığın gölgesinde büyüyen tüm alanlarda olduğu gibi iç mimaride de adını literatüre altın harflerle yazdıran eserler vardır. Usta ellerden çıkan zamansız tasarımlar, çoğu zaman peşi sıra yeni bir akım da yaratırlar. Farklı dönemler arasında bir köprü gibi yükselen bu ikonik mobilyaları yakından tanımaya ne dersiniz?
Eames Lounge Chair & Ottoman
Charles ve Ray Eames’ın 1956'da “Herman Miller” mobilya şirketi için tasarladığı bu efsanevi set, 19. Yüzyıl İngiliz kulüp koltuğundan ilham aldı. Gövdesi kalıplanmış yedi katlı ahşap kabuk kaplamadan, döşemeli minderleri ise yumuşak deriden yapıldı. Tasarımcılar ikilinin bu ikilinin “iyi kullanılmış bir ilk kaleci eldiveni” gibi sıcak ve rahatlatıcı hissettirmesini istediler. Pufuyla birlikte kullanıcısına rahatlık ve konfor sunan ürün, 1950’lerin ofis görünümlerinin vazgeçilmeziydi. Günümüzde Vitra markası için yeniden tasarlanan ikilinin fiyatı yaklaşık 7.500 dolar…
Tulip Table & Chair
Tulip (Lale) masa ve sandalye, 1950'lerin ortalarında Eero Saarinen tarafından “Knoll International” mobilya evi için tasarlandı. Washington Dulles Uluslararası Havaalanı, TWA Uçuş Merkezi ve Gateway Arch gibi eserleriyle tanınan Saarinen, Fin-Amerikalı bir mimar ve endüstriyel tasarımcıydı. Merkezden çiçek gibi büyüyen tasarım olağanüstü tabanları nedeniyle başlangıçta kaide olarak adlandırıldı. Tasarımcı bu özgün ayakla masaların altındaki “çirkin, kafa karıştırıcı, huzursuz dünyayı” ortadan kaldırmayı amaçlamıştı. Sonuç; çığır açan şıklık, kalıcı bir stil ve ölümsüz bir tasarım…
Egg Chair
Arne Jacobsen’in 1958’de “Fritz Hansen” markasının siparişi üzerine Royal Kopenhag Hotel için tasarladığı “Egg Chair” (Yumurta koltuk) organik formu ve insan vücudunu kavrayan kozamsı yapısıyla 20. Yüzyılın öne çıkan tasarım klasiklerinin başında geliyor. Eero Aarnio imzasını taşıyan 1963 tarihli “Ball Chair”, 1968 tarihli “Bubble Chair”, Henrik Thor-Larsen’in “Ovalia Chair”i ve Nana&Jorgen Ditze’'in “Hanging Egg Chair”i, Jacobsen’in Egg Chair’den ilham alan tasarımlardan sadece bazılarıdır.
PH Artichoke
“Yumuşak ışığın ustası” olarak bilinen Danimarkalı Paul Henningsen, ilk PH Artichoke (Enginar) lambasını 1925’te Paris Fuarı’ndaki Danimarka pavyonu için tasarladı. “Paris” adını verdiği bu ilk tasarımdaki ışık dağıtım sistemini sonraki tüm ürünlerinde tekrar etti. "Bir iç mekânı doğru aydınlatmak para değil vizyon gerektirir" diyen tasarımcının 1958’de Kopenhag’taki “Langelinie Pavillonen Restoranı” için tasarladığı PH Artichoke onun imzası haline gelmiş ikonik tasarımı oldu. PH Artichoke, benzersiz heykelsi tasarımı ve farklı açılardan bakıldığında ışığın parlamasını önleyen 72 yapraklı yapısıyla tasarım klasikleri arasında önemli bir yere sahip. Bugün “Louis Poulsen” markası tarafından üretilen kült aydınlatmanın fiyatı 8 bin dolardan 40 bin dolara kadar uzanıyor.
Memphis
İtalyan tasarımının “Godfather”ı veya maestrosu olarak adlandırılan mimar ve endüstriyel tasarımcı Ettore Sottsass, 1981’de “Memphis” grubunu kurdu. Bu grup kısa süre içinde yeni ve çağdaş avangart tasarımın sembolü oldu. Köklerini Pop Art ve Art Deco gibi stillerden alan grup, Afrika desenlerini ve 1950’lerin kitsch tasarım anlayışını eklektik bir anlayışla yorumladı. Estetiği fonksiyonun önüne taşıyan Memphis, dönemin entelektüel tasarımcılarının bir nevi özgürlükçü ve yaratıcı kesişim kümesi olarak da tanımlandı. Sottsass’ın eserlerini, New York’taki MoMA ve MET, Paris’teki Centre Georges Pompidou ve Musée des Arts Décoratifs, Londra’daki Victoria & Albert, Stockholm’deki National Museum gibi önemli müzelerin kalıcı koleksiyonlarında görebilirsiniz.
Triennial
Gio Ponti ve Alberto Rosselli’nin 1960’ta “Marazzi” markası için tasarladığı dört kavisli “Triennial” isimli seramik karolar, aykırı formlarıyla tasarım dünyasında büyük ilgi uyandırdı. Birbirine kenetlenen formlarıyla sınırsız birleşim potansiyeline sahip karolar, yaratıcılığı harekete geçiren modüler bir yapıya sahipti. Bugün Marazzi tarafından seramiğin yanı sıra porselen ve stoneware olarak da farklı boyutlarda üretilen bu karolar hem zeminlerde hem de duvarlarda kullanıyor. Orijinal karolar, usta tasarımcının çizimleri ve maketleri, Ponti'nin ölümünün 40’ıncı yılı için düzenlenen retrospektif sergi kapsamında Roma’daki 21. Yüzyıl Sanatları Ulusal Müzesi'nde sergilendi.